[Latest News][6]

Bilişim Hukuku
Teminat Hukuku

Teminat Mektuplarının Hukuki Mahiyeti



 TEMİNAT MEKTUPLARI


Günümüz ticari hayatında girişilen ticari faaliyetlerde tarafların taahhüt ettiği edimi hiç veya gereği gibi yerine getirmemesi anlaşmanın diğer tarafı açısından büyük bir risk teşkil etmektedir. Bu nedenle, anılan riskin doğması durumunda oluşabilecek zararların tazmin edilebilmesi amacı ile güvence olarak teminat mektupları düzenlenmektedir.
Banka teminat mektuplarının TBK. 128’inci madde dışında yasal düzenlemesi bulunmamakta, bu itibarla banka teminat mektupları uygulamasında Yargı kararları ve bazı hallerde Yargıtay’ın yanı sıra özel Yasa hükümleri de göz önünde tutulmaktadır.
Bu bireysel çalışmada esas itibariyle Banka teminat mektuplarının hukuki niteliği, tarafları, tarafların hakları ve birbirlerine karşı yükümlülükleri ile teminat mektuplarından doğan karşılıklı edimlerin ifası esnasında karşılaşılabilecek hukuki sorunlar üzerinde durulmuştur. 




TEMİNAT MEKTUPLARI


      I.          HUKUKİ NİTELİĞİ

Banka teminat mektupları Türk hukukunda (TBK md. 128 hariç olmak üzere) pozitif düzenlemeye konu olmamış, tarafların irade serbestisi doğrultusunda ortaya çıkmıştır. Her ne kadar uluslararası alanda ICC tarafından "Akdi Garantiler İçin Yeknesak Kurallar" ve akabinde 458 sayılı "Talep Garantilerine İlişkin Yeknesak Kurallar" adı altında düzenlemeler yapılmışsa da bu düzenlemeler teminat mektuplarının hukuki niteliğini açıklama konusunda yeterli olmamıştır.
Tüm bu nedenlerle, teminat mektuplarının hukuki niteliği doktrin ve mahkemeler nezdinde yoğun tartışmalara yol açmış, "kefalet", "garanti", "sui generis sözleşme" ve "karma nitelik" olmak üzere dört farklı görüş ortaya çıkmıştır.
YİBGK'nun 13.12.1967 tarihli (E. 1966/16, K. 1967/7) kararında teminat mektuplarının hukuki niteliği detaylı olarak incelenmiş ve karar gerekçesinde banka teminat mektuplarına ilişkin aşağıdaki ifadelere yer verilmiştir:
"Taahhütleri ihtiva eden sözleşmelerde çok defa taraflardan biri, karşı tarafın vecibesini yerine getireceği konusunda geçerli bir banka teminatı istemekte ve bankalarca verilen bu gibi taahhüt belgelerine teminat mektubu denilmektedir. Banka teminat mektupları bir bakımdan üçüncü şahsın fiilini taahhüt niteliğinde olup daima yazılı şekilde düzenlenmektedir. Bu mektupta genellikle bankanın sorumlu olacağı en yüksek miktar rakamla gösterilmektedir. Bankanın sıfatı teminatı veren olduğundan, taahhüdü; esas sözleşmeyi yapan taraflardan ve esas akitten ayrı ve tamamıyla müstakildir. Bankanın taahhüdü lehdarın borcunun geçerliliğine ve varlığına bağlı olmaksızın garanti taahhüdü olarak tecessüm eder. Banka bu teminat mektubu ile bir sözleşmeye bağlanmış şahsın vecibesini yerine getirmesini ve yerine getirmediği takdirde teminatı alan şahıs için doğacak tehlikeleri kısmen veya tamamen üzerine alır.
Bir kimse, asıl borçlunun ileri sürebileceği itirazlara bakılmaksızın borcun yerine getirilmemesinden doğan zararın tazminini kabul etmesi halinde, o kimse garanti veren durumundadır. Üçüncü şahsın fiilini garanti eden, yani bu şahsın bir şey yapacağını başkasında vaat eden şahıs müstakil bir taahhüt altına girmiş olup, o şeyin yerine getirilmemesi halinde müspet ve karşılık mahiyette zarar ve ziyan tediyesine mecburdur. Garanti aktinin kefaletten farkı; kefilin borcu feri mahiyeti haiz, yani asıl borca munzam ikinci derecede bir taahhüt olduğu, kefil borcun tediye edilmemesi halinde tazminat vermeyi değil asıl borçluca icrası lazım olan taahhüdün ifasını yani borcu ödemeyi üzerine aldığı halde; garanti veren kimsenin borcu, feri değil müstakil niteliği taşımış olmasıdır. Garanti veren, asıl taahhüdün icrasıyla değil, zarar ve ziyan tediyesiyle yükümlüdür."
İlgili kararın gerekçesinden anlaşıldığı üzere YİBGK banka teminat mektuplarının garanti sözleşmesi olarak kabul etmiştir. Ancak bu hususa kararın sonuç kısmında yer verilmemesi nedeni ile, mahkemelerden banka teminat mektuplarının kefalet niteliğinde olduğuna ilişkin kararlar verilmeye devam edilmiştir. Bunun üzerine uygulamadaki bu belirsizliği gidermek adında YİBGK, 11.06.1969 tarihinde konu hakkında bir İçtihadı Birleştirme Kararı daha vermiştir.
Söz konusu kararda,
"Banka gümrük idaresine karşı onun isteği üzerine, hiçbir itiraz dermeyan etmeden ve hüküm istihsaline mahal kalmadan bu parayı ödemeyi kabul etmekle esas borcun hukuken mevcut, muteber ve dava edilebilir olduğuna dair kefilin Borçlar Kanununun 497. maddesine göre ileri sürmekle mükellef olduğu defileri dermeyan etmekten feragat etmek suretiyle asıl borçtan müstakil olarak bir taahhüt altına girmiş durumdadır. Asıl borçlu bu defileri dermeyan etmek hakkını haiz ve kefil de kanunen buna mecbur olduğu halde banka bunları ileri sürmekten feragat etmek suretiyle asıl borçludan daha ağır bir külfet altına girmiş durumdadır. Kefil asıl borçludan daha fazla mükellefiyet altına giremez."
denmiştir. Diğer bir ifade ile YİBGK, teminat mektubu ile kurulan ilişkide bankanın, borçludan daha ağır bir yükümlülük altına girmesi nedeni ile kefil sıfatı ile taahhüt altına girmediğini belirtmiş, bu hususu akdin vasfının tespitinde esas almıştır. YİBGK aynı kararının ilerleyen kısımlarında ise aşağıdaki ifadelere yer verilmiştir.
"Banka muvakkat ithalat yapan gümrük vergisi borçlusunun borcunun ödenmesini garanti ettiğinden Borçlar Kanununun 110. maddesi gereğince 3. şahsın fiilini taahhüt etmiş durumdadır...
...Banka, borçludan müstakit olarak asıl borçlu sıfatıyla taahhüt altına girdiğinden gümrük idaresine parayı ödemekle kendi borcunu eda etmiş durumdadır. Bu suretle içtihat konusunu teşkil eden teminat mektubunun hukuki vasfını 3. şahsın fiilini taahhüt şeklinde bir garanti akti olduğu".
Her ne kadar doktrinde Yargıtay'ın vermiş olduğu kararlar bazı yazarlarca eleştirilmekte ise de, bankacılık uygulamasında teminat mektupları kural olarak garanti sözleşmesi niteliğinde yapıldığından, bu bireysel çalışmada teminat mektuplarının garanti sözleşmesi niteliğinden yola çıkılmıştır.

    II.          UNSURLARI

Teminat mektubunun taraflarını incelemeden önce teminat mektuplarının hukuki niteliği göz önünde bulundurularak unsurlarının incelenmesi uygun olacaktır. Zira "...karşılaştırmalı hukukta ve Türk hukukunda, bankaların vermiş olduğu teminat mektupları garanti sözleşmesi niteliğinde olduğundan, garanti sözleşmelerinde bulunması gereken unsurlar, teminat mektupları bakımından da aranmaktadır."[1]
Bu noktada garanti sözleşmesinin tanımını yapan bir Yargıtay kararından alıntıya yer vermek uygun olacaktır:
"...garanti sözleşmesi; feri nitelikte olmayan öyle bir sözleşmedir ki, garanti veren, garanti alandan bir ivaz elde etmek için değil, fakat onu bir teşebbüs veya iş yapmaya yöneltmek amacıyla bağımsız olarak sözkonusu teşebbüs veya işin tehlikelerini kısmen veya tamamen üzerine almak demektir ( Haluk Tandoğan, Garanti Mukavelesi, Ankara - 1959, S. 12; Seza Reisoğlu, Garanti Mukavelesi, Ankara - 1963, S.9)."
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi'nin kararı doğrultusunda garanti sözleşmelerinin, dolayısı ile teminat mektuplarının unsurlarını aşağıdaki şekilde belirlemek mümkündür:

1. Bir Teşebbüs Veya İş Yapmaya Yöneltmek

Garanti veren, garanti alanı belirli bir teşebbüs ya da iş yapmaya yöneltmek için doğabilecek zararlarını karşılamayı, tazmin etmeyi taahhüt etmektedir.

2. Riskin Üstlenilmesi

Garanti veren, yukarıda belirtilen iş veya teşebbüsün gerçekleştirilebilmesi için sözleşme metninde belirtilen ve garanti alan için ekonomik açıdan yararlı bir olayın gerçekleşmemesi ya da ekonomik açıdan garanti alana zarar verebilecek bir olayın gerçekleşmesi halinde ortaya çıkabilecek riskleri güvence altına almaktadır. Ancak Yargıtay kararlarında[2] da ifade edildiği üzere, garanti sözleşmesi kapsamındaki, dolayısı ile teminat mektubu ile üstlenilen riskin önceden belirtilmesi gerekmektedir. Aksi takdirde garanti verenin sorumluluğundan söz edilemeyecektir. Belirtmek gerekir ki garanti sözleşmesinde üstlenilen riskin açıkça yazılması gerekmekte ise de, limitli bir teminat mektubu ya da garanti sözleşmesi yapılmış olsa dahi, garanti veren temerrüt faizi ve sair giderlerden belirtilecek limit aşılsa dahi sorumlu olacaktır.

3. Bağımsız Bir Yük Altına Girme

Garanti sözleşmesi ile garanti veren garanti alana karşı başka bir borcun varlığına, geçerliliğine ya da dava edilebilir olup olmamasına bakılmaksızın tamamen bağımsız bir yükümlülük altına girmektedir. Nitekim bu husus Yargıtay’ın çeşitli kararlarında da belirtilmiştir. 'Teminat Mektuplarının Düzenlenmesi’ konu başlığı altında da açıklanacağı üzere, bankalar teminat mektupları düzenleyerek verdiği teminat mektuplarında fiilini taahhüt ettiği üçüncü şahıs ile garanti alan arasında çıkacak herhangi bir uyuşmazlık ve bunun akıbet ve kanuni neticeleri nazara alınmaksızın taahhütte bulunduğu tutarı, ilk yazılı talep üzerine nakden ve defaten talep tarihinden ödeme tarihine kadar işleyecek kanuni faizi ile birlikte ödeyeceğini taahhüt ve beyan eder.

 III.          TARAFLAR

Garanti sözleşmesinden ya da teminat mektubu ilişkisinde üç taraf bulunmaktadır. Taraflardan biri garanti ya da teminat veren banka olup, fiili taahhüt edilen üçüncü şahıs diğer bir ifade ile lehine garanti/teminat verilen ("lehdar") ve teminat mektubunun hitaben düzenlendiği, garanti alan ("muhatap") diğer tarafları oluşturmaktadır. Bu kısımda kısaca taraflardan, birbirlerine karşı yükümlülüklerinden bahsedilecektir.

1. Garanti Veren (Banka)

Belirtmek gerekir ki, bankalar ve finans kuruluşları bakımından ancak 5411 sayılı Bankacılık Kanunu'nun 7'nci maddesi tahtında anılan şartları gerçekleştirerek 6'ıncı maddesinde belirtilen izni alarak kurulan veya Türkiye'de şube açan ve 10'uncu maddesi doğrultusunda faaliyet izni bulunan bankaların teminat mektubu düzenleme ehliyeti vardır.

2. Garanti Alan (Muhatap)

Muhatap hem teminat mektubu ile doğan ilişkinin hem de temel ilişkinin tarafıdır. "Lehdarın talimatı üzerine, bankanın tek taraflı irade beyanı ile muhataba hitaben düzenlemiş olduğu teminat mektubu, muhataba ulaşıp kabul edilmedikçe bir mana ifade etmeyecektir. Türk bankacılık uygulamasında, banka teminat mektubunu düzenleyip lehdara vermekte, lehdar da muhataba ulaştırmaktadır. Banka ile muhatap arasındaki garanti sözleşmesi kurulmaktadır."[3]

3. Lehdar

Lehdar, teminat mektubundan doğan ilişkide üçüncü kişi niteliğinde olup, teminat mektubunun düzenlenmesine neden olan asıl ilişkinin borçlusudur. Banka, lehdarın talebi üzerine muhataba taahhütte bulunduğu fiilini güvence altına almaktadır. Uygulamada teminat mektuplarının lehdarları genellikle banka müşterisidir ancak belirtmek gerekir ki bu bir zorunluluk değildir.

 IV.          TARAFLAR ARASINDAKİ HUKUKİ İLİŞKİLER VE TARAFLARIN YÜKÜMLÜLÜKLERİ

Banka teminat mektupları daha önce de bahsedildiği üzere temelde üç köşeli bir ilişkiyi içermektedir. Lehdarın başvurusu üzerine banka belirli bir komisyon karşılığında muhatap ile lehdar arasındaki ilişkide oluşabilecek risklerin gerçekleşmesi halinde lehdarın yüklendiği borcu ya da ortaya çıkabilecek zararı tazmin edeceğine dair teminat mektubu düzenlemekte ve bir takım maddi yükümlülükler altına girmektedir.
Lehdar ile muhatap arasındaki ilişki “temel borç ilişkisi”, muhatap ile banka arasındaki ilişki “teminat ilişkisi”, lehdar ile banka arasındaki ilişki ise, “karşılıklılık ilişkisi” olarak adlandırılmaktadır. Temel borç ilişkisi özel hukuk niteliğinde bir hukuk ilişkisi olabileceği gibi muhatabın kamu kurum ve kuruluşu olması halinde Hazine’ye karşı ödeme yükümlülüğü içeren kamusal nitelikte bir ilişki de olabilir. Temel borç ilişkisi bankayı sadece oluşabilecek risk ve zarar açısından ilgilendirmektedir. Zira teminat ilişkisinde banka, temel borç ilişkisinin tarafları olan lehdar ile muhatap arasında çıkacak herhangi bir uyuşmazlık ve bunun akıbet ve kanuni neticeleri nazara alınmaksızın taahhütte bulunmaktadır. Teminat ilişkisi kapsamında, riskin gerçekleşmesi halinde banka, muhataba sadece teminat mektubunda belirtilen tutarı değil, yukarıda bahsedildiği üzere  temerrüt faizi ve sair giderleri de belirtilecek limit aşılsa dahi ödeyecektir. Bankanın teminat ilişkisine istinaden muhataba ödeme yapması halinde, lehdara başvurduğunda ödediği meblağı geri alması karşılıklılık ilişkisi ile güvence altına alınmaktadır. Karşılıklılık ilişkisinde bankanın lehdara rücu etmesinin sonuçları, uygulanacak temerrüt faizi ve bu faizin hangi tarihten itibaren uygulanacağı, lehdardan alınacak komisyon ve sözleşmenin ifası için gerekli masraflar vb. hususlar belirlenir.
Bu bilgiler tahtında tarafların yükümlülüğünü kısaca başlıklar altında toparlayacak olursam;

1. Bankanın Yükümlükleri

1.1. Lehdarın Talimatına Uygun Davranma Yükümlülüğü
            Banka, teminat mektubunu düzenlerken lehdarının talimatına uygun olarak hareket etmekle yükümlüdür. Bu doğrultuda banka lehdarın talep metninde belirttiği içerik ile bağlıdır. Aksi takdirde, talimata uygun davranma yükümlülüğünün ihlali ile söz konusu olacaktır. “Bunun yanında lehdarın talep ettiğinden daha iyi şartlara haiz teminat mektubu verilmesi, eğer ki lehdara ek yükümlülükler getirmiyor ise, bankanın sorumluluğunu gerektirmemelidir. Ancak teminat alanın talep ettiği teminat mektubunda bulunmasını istediği şartlar değiştirilemeyecek ve bankanın daha iyi şartları haiz teminat mektubu vermiş olmasına rağmen teminat alan kabul etmemiş ve lehdar bu sebeple zarara uğramış ise, bu durumda bankanın sorumluluğundan bahsedilecektir.”[4]
            Lehdarın bankaya iletmiş olduğu talimatın eksik olması ya da açık ifadeler içermemesi durumunda; banka teminat mektubunu düzenlemeyi reddedebilir veya ilgili eksikliklerin veya belirsizliklerin temel borç ilişkisine uygun olarak giderilmesini ve sonrasında lehdarla teminat ilişkisine girebileceğini lehdara bildirecektir. Bankanın teminat mektubunu düzenlemeyi reddetmesi halinde bu hususu, asıl sözleşmede belirtilen süre içerisinde ve her halükarda lehdarın başka bir bankaya müracaat ederek teminat mektubu almasına yetecek makul bir süre içerisinde beyan etmelidir. aksi takdirde “culpa in contrahendo” sorumluluğu söz konusu olacaktır.
Bankanın lehdarın talebine kabul etmesi halinde ise, “karşılık ilişkisi” kurulacak ve bankanın muhatap ile lehdarın talimatına uygun olarak teminat ilişkisi kurma yükümlülüğü doğacaktır; aksi durumda ise, doğan zararlardan sorumlu olacaktır.
1.2. Lehdara Bilgi Verme Yükümlülüğü
Hukuken bakıldığında bankanın, lehdarı ticari ilişkilerden doğabilecek muhtemel risklere karşı uyarma yükümlülüğünün bulunmadığı kabul edilmektedir. Bu kapsamda incelendiğinde lehdar, teminat mektubunun türüne karar verirken olası risklere de katlanmalıdır. Ancak belirtmek gerekir ki, bankanın bu noktada lehdarın talebi doğrultusunda düzenlenecek teminat mektubunun şartlarındaki eksikliklere veya belirsizliklere ilişkin ya da teminat mektubunun amacını tehlikeye düşürebilecek hükümlerin bulunması halinde bu hükümlere ve tehlikelere ilişkin lehdarı uyarma yükümlülüğü vardır.
Banka bu yükümlülüğünü gereği gibi yerine getirmezse doğacak zararlardan vekalet hükümleri kapsamında sorumlu olacaktır.
1.3. İfa  Yeri ve Haksız Ödeme Yapmama Yükümlülüğü
            Teminat mektubu ile garanti edilen riskin ortaya çıkması halinde, muhatabın teminat mektubunu nakde çevirme hakkı doğmaktadır. Muhatabın bu yöndeki talebi söz konusu olduğunda, sözleşme serbestisi kapsamında ödeme yeri taraflarca belirlenebileceği gibi taraflarca ödeme yeri belirtilmedi ise, genel hükümler çerçevesinde para borcu söz konusu olduğundan alacaklının ödeme zamanındaki yerleşim yerinde ifa edilir. Bu doğrultuda belirtmek gerekir ki, alacaklının teminat mektubunun nakde çevrilmesine ilişkin talebinin teminat mektubunu düzenleyen şubeye yapılması gerekmemektedir.
            Banka, daha önce de belirtildiği üzere , temel borç ilişkisi ile banka ve muhatap arasındaki teminat ilişkisi birbirinden bağımsızdır. Bu doğrultuda bankanın temel borç ilişkisinden doğan def’ileri muhataba karşı ileri sürerek ödeme yapmaktan kaçınması mümkün olmamaktadır. Her ne kadar banka temel borç ilişkisinden kaynaklanan defileri ileri süremeyecek olsa da doktrinde bankanın likit delilleri inceleyerek haksız ödeme yapmaktan kaçınması gerektiği belirtilmektedir. Bu kapsamda teminat mektubuna ilişkin taraflarına ibraz edilmiş mahkemeden alınmış kendilerine ibraz edilmiş tedbir kararı olup olmadığını incelemektedirler. Bu noktada muhatabın TMK tahtında dürüstlük ilkesi doğrultusunda hareket etmesi gerekmektedir. Nitekim muhatabın dürüstlük kuralına aykırı taleplerde bulunması da hukuk tarafından himaye edilmeyecektir.
1.4. Riskin Gerçekleşip Gerçekleşmediğini İnceleme Yükümlülüğü
Teminat mektubu ilk talep üzerine ödeme kaydı içeriyorsa, ödeme talebinde bulunulması halinde banka ancak şekli inceleme yapabilecektir. Örneğin, vade söz konusu ise teminat mektubunun vadesi içerisinde tazmin talebinde bulunulup bulunulmadığını inceleyecek ancak muhatabın talebinin haklı ya da haksız olduğuna ilişkin inceleme yapmayacaktır.
Teminat mektubunda ödemenin belirli belgelerin ibrazı halinde gerçekleştirileceği ifade edildi ise, muhatabın tazmin talebi ile birlikte bu belgeleri de ibraz etmesi gerekmektedir. Bankanın bu belgeyi inceleme yükümlülüğü bulunmaktadır. Teminat mektubunda belirtilen belgeler ibraz edilmezse, banka teminat mektubunu nakde çevirmekten kaçınabilecektir. Bunun dışında bankanın maddi içeriğe ilişkin inceleme yapma yetkisi bulunmamaktadır. 

2. Lehdarın Yükümlülükleri

2.1. Komisyon ve Sözleşmenin İfası İçin Gerekli Masrafların Ödenmesi
            Teminat mektubunda belirtilen riskin gerçekleşmesi ya da gerçekleşmemesine veya banka ile ilişkisinin niteliğine (vekalet ilişkisi, kredi ilişkisi olmasına) bankaya komisyon ve teminat sözleşmesinde belirtecekleri sair masrafları ödemekle yükümlüdür. Bankalar tacir olmalarının neticesinde muhatap ile teminat sözleşmesi düzenlemeseler dahi TTK md 20 kapsamında ücrete hak kazanacaktır. Ancak belirtmek gerekir ki, uygulamada bankalar yüksek mevduat sahibi müşterileri lehine faiz ve/veya komisyon almadan teminat mektubu düzenleyebilmektedir. Doktrinde bu durumda tarafların aralarında sözleşme olduğu kabul edilmektedir.
2.2. Rücu İlişkisi
Teminat mektubuna konu olan riskin gerçeklesmesi nedeniyle bankanın muhataba ödeme yapması halinde, banka lehdara rücu ederek bu ödemeyi talep edebilecektir. Ayrıca ödeme yapan banka, teminat mektubu verirken lehdar veya diğer bir bankadan kontrgaranti alabilecektir. Kontrgarantiye ilişkin hususlar ileride anlatılacak olup, bu noktada sadece bankanın bu durumda yapmış olduğu ödemeyi bu kontgarantiye dayanarak rücu edebileceğini belirtmek yeterli olacaktır.
Banka teminat mektubunu düzenlerken kontrgaranti almadı ise, vekâletsiz is görmeye dayanan rücu imkânı, sebepsiz zenginleşmeye dayanan rücu imkânı ve mümkün olması halinde TBK md. 61’e dayanan müteselsil sorumluya rücu imkânı söz konusu olabilecektir.

    V.          TEMİNAT MEKTUPLARININ DÜZENLENMESİ

Muhatap tarafından teminat mektubu kabul edilinceye kadar teminat mektubunun icap niteliği taşıdığını belirtmek yerinde olacaktır. Banka, teminat mektubunun düzenlenmesi ve muhatabın kabul etmesi halinde doğabilecek riskleri dikkate alınarak aşağıdaki nitelikleri haiz teminat mektubunu düzenler.

1. Teminat Mektuplarının Şekli Ve İçeriği

Teminat mektupları garanti sözleşmesi niteliğinde olduğundan genel olarak belirli bir şekil şartına tabi değildir. Ancak belirtmek gerekir ki ispat açısından yazılı olarak düzenlenmektedir. Ayrıca uygulamaya ilişkin belirtilmesi gereken bir diğer husus da bankalar arasında birlik sağlanması amacı ile teminat mektupları tip sözleşme olarak düzenlenmektedir. Bu doğrultuda genellikle teminat mektuplarında aşağıdaki ifadelere yer verilmektedir:
 “…. azami … TL’sına kadar Bankamız garanti ettiğinden, adı geçenin (lehtarın) yükümlülüklerini kısmen ya da tamamen yerine getirmediğini bildiren ilk yazılı talebinizde protesto çekmeye, hüküm ve adı geçenin iznini almaya gerek kalmaksızın ve …(lehtar) ile aranızda çıkacak herhangi bir uyuşmazlığı ve bunun akıbet ve kanuni sonuçlarını dikkate almaksızın yukarıda yazılı tutarı nakden ve derhal ve tamamen ve talep anından ödeme zamanına kadar geçecek günlere ait kanuni faizi ile birlikte ödeyeceğimizi Banka ad ve hesabına taahhüt ve beyan ederiz.”
Diğer yandan, 1926 tarih ve 805 sayılı İktisadi Müesseselerde Mecburi Türkçe Kullanılması Hakkında Kanunun aşağıda yer alan maddeleri uyarınca tarafların Türk olması durumunda teminat mektuplarının da Türkçe düzenlenmesi gerekmektedir. Taraflardan sadece birinin Türk olması halinde de anılan kanun tahtında uyuşmazlık halinde teminat mektubunun Türkçe metni geçerli olacaktır.
“Madde 1. Türk tabiiyetindeki her nevi şirket ve müesseseler, Türkiye dahilindeki her nevi muamele, mukavele, muhabere hesap defterlerini Türkçe tutmaya mecburdurlar.
Madde 2. Ecnebi şirket ve müesseseler için bu mecburiyet Türk müessesatı ile ve Türkiye tebaasından olan efrat ile muhabere, muamele ve temaslarına ve devir ve memurini Devletten birine ibraz mecburiyetinde bulundukları evrak ve defterlerine hasredilmistir.
Madde 3. İkinci maddede mezkur şirket ve müesseseler muamelatında Türkçe’den başka bir lisanı ilaveten kullanabilirlerse de asıl olan Türkçe olup mesul imzaların Türkçe metin zirine vaz’ı mecburidir. Bu memnuniyete rağmen imza diğer lisanla yazılmış kısım veya nüshanın altına mevzu olsa dahi Türkçe’si muteberdir.
Madde 4. Bu kanunun mevkii meriyete vaz’ından sonra birinci ve ikinci maddeler ahkamına muhalif olarak tanzim kılınmış olan evrak ve vesaik sirket ve müesseseler lehine nazarı itibara alınmaz.”
“805 sayılı Yasanın uygulanması ile ilgili olarak Yargıtay (11. HD., 30.11.1979, 3303/5469, YKD 1980, sa: 3, sh. 388 vd.) bir teminat mektubunda yer alan teminat mektubunun 15.03.1975 gününü geçmemek üzere yükleme tarihinden itibaren bir ay sonrasına kadar geçerli olacağı şartı İngilizce yazılı olduğu için geçersiz saymış ve mektup vadesiz teminat mektubu olarak kabul edilmiştir.
Aynı Yargıtay kararında, Türkiye’de kurulu şirketlerin aslında Türkçe olarak düzenlenen bir sözleşmeye işin niteliği ve özelliğinin yabancı terim ve tabirlerin aynen kullanılmasını zorunlu kılması halinde, tarafların beynelmilel terim ve tabirleri özel şart olarak yazdırmalarının; mümkün ve geçerli olacağı kabul edilmiştir.
Nitekim Yargıtay daha sonraki bir kararında da (11.HD., 07.04.1980, 1912/1864);
Teminat mektubunda Fransızca olarak yazılan belgelendirme şartı, niteliği ve özelliği itibariyle beynelmilel terim ve tabirlerin aynen kullanılmasını zorunlu kılmadığı gibi; Fransızca yazılan şartta Türkçe olarak yazılması mümkün ve olağan bulunan garantinin belgelendirme koşuluna ilişkindir.
demiştir.  
Türk bankalarının sözleşmelerini Türkçe düzenleme yükümlülükleri Türkiye dahilinde ki sözleşmelerle sınırlıdır. Bu nedenle Türk bankaları sözleşmenin diğer tarafının yurt dışında olması halinde sözleşme yabancı dilde düzenlenebilecektir.”[5]

2. Teminat Mektuplarının Türleri

Teminat mektupları garanti sözleşmesi olarak düzenlendiğinden farklı türlerde teminat mektupları düzenlenmektedir. Bu kısımda teminat mektupları düzenleniş amaçlarına göre tasnif edilmiştir. Farklı amaçlarla düzenlense de tüm teminat mektuplarının ortak noktası lehdarın temel borç ilişkisinde taahhüt ettiği edimi yerine getirmemesi halinde başvurulacak bir garanti olmasıdır.


2.1. Teminatın Konusuna Göre
2.1.1. Geçici teminat mektupları
Geçici teminat mektupları, bankaların lehdarın bir ihaleye katılması için banka tarafından düzenlenen teminat mektuplarıdır. Bu teminat mektupları ile ihalenin ihaleye katılacak olan lehdara kalması halinde teklifi ile bağlı lehdarın, bu teklife bağlı kalmaması riskine karşı ihaleyi düzenleyen makama hitaben düzenlenir. İhalenin lehdara kalması ve ihalede öngörülen süre içerisinde lehdarın ihale şartlarına uygun olarak ihaleyi düzenleyen makamla sözleşme imzalayacağını ve bu sözleşmeden doğan yükümlülüklerin yerine getirililmemesi riskine karşı kesin teminat mektubu verileceğini, böylelikle ihalein lehdarda kalması ancak lehdarın ihale konusu sözleşmeyi imzalamaması halinde idarenin doğabilecek zararlarını ödemeyi garanti etmektedir.
Diğer yandan Yargıtay kararlarında da ifade edildiği üzere kurum ile lehdar arasında ihale sözleşmesi imzalanması akabinde geçici teminat mektubunda belirtilen riskler ortadan kalkacağından teminat mektubunun tazmini talep edilemeyecektir.
2.1.2. Avans teminat mektupları
Avans teminat mektupları ile teminat altına alınan, lehdar ile muhatap arasındaki temel borç ilişkisinde edim borçlusu olan lehdarın edimini yerine getirmesi için muhatabın ön ödeme yapması halinde, lehdarın temel borç ilişkisinden doğan taahhütlerini yerine getirmemesi durumunda muhatabın yapmış olduğu ön ödemenin muhataba iadesidir. Lehdar temel borç ilişkisi tahtındaki edimlerini yerine getirdikçe hakedişleri tutarında avans teminat mektupları da iade edilecektir. Avans teminat mektupları lehdarın muhataba karşı diğer borçlarını teminat altına almamaktadır. Diğer bir ifade ile lehdarın avans teminat mektubunda belirtilen tutarda hakedişi bulunması halinde lehdarın işin geri kalan kısmında muhatap ile arasındaki sözleşmede belirtilen yükümlülüklerini yerine getirmemesi muhataba avans mektubunun nakde çevrilmesi hakkını vermeyecektir. Nitekim kesin teminat mektupları da ön ödeme olarak muhatap tarafından verilen paranın güvencesini oluşturmamaktadır.

2.1.3. Kesin Teminat Mektupları
Kesin teminat mektupları, temel borç ilişkisine ilişkin lehdar ve muhatap arasında sözleşme yapıldıktan sonra temel borç ilişkisinde lehdarın ifa etmekle yükümlü olduğu işin süresi içinde sözleşme koşullarına, taraflarca belirtilen şartlara uygun yapılmamasından dolayı bozulması riske karşı düzenlenmektedir. Söz konusu riskin doğması halinde muhatap teminat mektubunda belirtilen tutarın tazminini bankadan talep edebilecektir. Muhatabın uğradığı zararın teminat mektubunda belirtilen tutardan fazla olması halinde muhatap uğradığı zararları karşılamak için tazminat davası açabilecektir.
Nitekim Yargıtay 19. Hukuk Dairesi bir kararında (T.27.01.1994, E.1993/7910, K.1994/550)
“…kesin teminat; kural olarak, tazminat alacağından indirilir; başka bir anlatımla, alacaklı kesin teminatı aşan zararını isteyebilir ( BK. m.159 ). Yeter ki sözleşmede ya da yasada tersine bir hüküm bulunmasın”
diyerek bu hususu desteklemiştir.
2.2. Ödeme Talebinin Şekline Göre Yapılan Ayrım
2.2.1. İlk Talepte Ödeme Kaydını İçeren Teminat Mektupları
            İlk talepte ödeme emri kaydını içeren teminat mektupları muhataba en geniş kapsamlı garantiyi veren teminat mektuplarıdır. Nitekim gerek doktrinde gerekse yargı kararlarında bankanın ilk talepte ödeme kaydını içeren teminat mektubu düzenlemesi halinde asli ve temel borç ilişkisinden bağımsız bir yükümlülük altına girdiği ve bu nedenle ilk talepte ödeme kaydını içeren teminat mektuplarının tazmininin talep edilmesi halinde şekli anlamda inceleme dışında esasa ilişkin herhangi bir inceleme yapamayacağı ve herhangi bir def’i ileri sürmeden muhatabın ilk talebi üzerine teminat mektubunu nakde çevireceği belirtilmektedir.
            Muhatabın dürüstlük kuralına aykırı olarak tazmin talebinde bulunması daha önce de bahsedildiği üzere  elbette hukuk tarafından himaye edilmeyecektir. Ancak bu noktada belirtmek gerekir ki bankanın teminat mektubunu nakde çevirmekten kaçınması ancak riskin doğmadığını veya sona erdiğini kesinlikle bilmesi ve elinde bu durumu ortaya koyan açık ve kesin delillerin bulunması halinde söz konusu olabilecektir. Böyle bir durumda bankanın tazmin talebini reddetmesi lehdara karşı dava açma ihtiyacını da ortadan kaldıracağı için usul ekonomisi bakımından da faydalı olacaktır. Ancak belirtmek gerekir ki bankanın teminat mektubunu nakde çevirmemesi banka açısından güvenilirliğinin sarsılması ve muhatap tarafından tazminat davası ile karşı karşıya kalma riskleri taşıdığından uygulamada bankalar İlk talepte ödeme emri kaydını içeren teminat mektuplarına ilişkin tazmin talebi kendilerine ulaştığında gerekli şekil şartlarının mevcut olup olmadığını ve tazmin talebinin yetkili kişilerce yapılıp yapılmadığını kontrol etmek sureti ile teminat mektubunu işleme alırlar.

2.2.2. Şarta Bağlı Teminat Mektupları
Şarta bağlı teminat mektuplarında bankanın muhataba karşı teminat sözleşmesinden doğan garanti yükümlülüğü şarta bağlanmıştır. Şartlar gerçekleşmediği takdirde banka ödeme yapmaktan kaçınabilmektedir. bu nedenle de teminat mektubu ile garanti altına alınan risk belirli bir şarta bağlandığından mektubun teminat sağlama niteliği ilk talepte ödeme kaydını içeren teminat mektuplarına nazaran daha zayıftır. Haksız ödeme taleplerini önleme amacı ile düzenlenen bu teminat mektuplarının metninde belirtilen şartların gerçekleştiğinin, yine teminat mektubunda belirtilen belgeler ile, belgelenmesi akabinde bankalar muhatabın talebi üzerine teminat mektubunu nakde çevirecektir. Aksi takdirde söz konusu belgeler temin edilmeden teminat mektubunun tazmininden kaçınabileceklerdir.
2.3. Geçerli Olduğu Süre Açısından Yapılan Ayrım
2.3.1. Süreli Teminat Mektupları
Teminat mektubu ile bankanın garanti altına aldığı riskin gerçekleşmesi için bir süre öngörülmesi durumunda bu şekilde düzenlenen teminat mektuplarına süreli teminat mektupları denecektir.
Kamu İhale Kanunu kapsamında banka tarafından düzenlenecek teminat mektupları da süreli teminat mektubu olarak düzenlenmektedir.
Karşılıklılık ilişkisi kapsamında banka ve lehdar bankanın teminat mektubundan doğan sorumluluğunun vade sonrasında da devam etmesini istiyorsa, muhatabın da kabul etmesi halinde banka vade uzatım yazısı düzenleyerek teminat mektubunun vadesi içinde süre uzatımı yapabilecektir. Ancak bankanın vade uzatımını teminat mektubunun süresi içerisinde yapması gerekmektedir.
Vadenin tatil gününe denk gelmesi halinde, vade sonraki ilk iş gününün mesai saatine kadar uzayacaktır.
TBK’nın aşağıda yer alan 128’inci maddesi kapsamında belirtmek gerekir ki süreli teminat mektuplarında muhatap anılan süre içerisinde bankaya başvurarak teminat mektubunun nakde çevrilmesini talep etmezse bankanın anılan teminat mektubundan doğan sorumluluğu vade ile birlikte kural olarak sona erebilecektir.
“Madde 128. Belirli bir süre için yapılan üstlenmede, sürenin bitimine kadar üstlenene edimini ifa etmesi için yazılı olarak başvurulmaması hâlinde, üstlenenin sorumluluğunun sona ereceği kararlaştırılabilir.”
Ancak bu noktada Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 30.03.1988 T, E. 1987/11-642, K. 1988/287 numaralı kararından bahsetmek uygun olacaktır:
“Kural olarak belli bir süre için verilen garanti halinde, süresi içinde rizikonun gerçekleşmemesi, yükümlülüğün ortadan kalkması sonucunu doğurur. Garanti sözleşmesi Borçlar Kanunu'nun 110 uncu maddesine 8.7.1981 gün ve 2486 sayılı Yasa ile eklenen fıkrasına uygun bir biçimde yapılmışsa vade sonuna kadar yazılı istekle bulunulmadığı takdirde bankanın şarta bağlı sorumluluğu sona erer. Bu yolda bir kayıt garanti sözleşmesine konulmamış ise teminat mektubu süreli olsa dahi on yıllık zamanaşımı süresi doluncaya kadar tazmin talebi ileri sürülebilir.”
2.3.2. Süresiz Teminat Mektupları
Bankanın teminat ilişkisinden doğan taahhüdünün herhangi bir süreye bağlı bulunmadığı, bankanın bu sorumluluğunun riskin doğumundan başlamak üzere genel zamanaşımı süresinin sonuna kadar devam ettiği teminat mektupları süresiz (vadesiz) teminat mektuplarıdır.
Devlet İhale Kanunu kapsamında düzenlenen ihalelere ilişkin banka tarafından düzenlenen geçici ve kesin teminat mektupları süresiz olarak düzenlenmektedir. Ancak uygulamada bu ihaleler dışında kalan temel borç ilişkilerinde, riskin ne zaman doğacağı öngörülemediğinden bankalar tarafından süresiz teminat mektupları düzenlenmesi için süreli teminat mektuplarına oranla daha fazla komisyon talep edildiğinden lehdar süreli teminat mektupları düzenlenerek vade uzatımı yapılması yoluna başvurmaktadır. Bankalar açısından da bu durum riskin hesaplanabilmesi hususunda kolaylık sağlandığı için uygulamada sıkça rastlanılmaktadır.

3. Teminat Mektuplarının Yabancı Para Cinsinden Düzenlenmesi

Teminat mektuplarının yabancı para cinsinden düzenlenmesi mümkün olup, “bankaların yabancı para üzerinden geçerli olarak teminat mektubu düzenleyip düzenleyemeyecekleri, taahhüt altına girip giremeyecekleri 32 sayılı Türk Parasını Kıymetini Koruma Kararına tabidir.”[6]
Teminat mektubunun yabancı para cinsinden düzenlenmesi halinde oluşacak gayri nakdi krediye 32 sayılı kararın 18’inci maddesi uygulanacaktır:
Madde 18.  Türkiye'de yerleşik kişilerin yurt dışından gayri nakdi kredi, garanti ve kefalet sağlamaları ile Türkiye'de ve dışarıda yerleşik kişiler lehine dışarıda yerleşik kişilere muhatap teminat mektubu düzenlemeleri, garanti ve kefalet vermeleri serbesttir.
Bankaların; dışarıda yerleşik kişiler lehine Türkiye'de yerleşik kişilere muhatap, yurt içinde açılacak uluslararası ihalelerle ilgili olarak Türkiye'de yerleşik kişiler lehine Türkiye'de yerleşik kişilere muhatap, döviz üzerinden teminat mektubu düzenlemeleri, garanti ve kefalet vermeleri serbesttir.
Yurtiçinde veya yurtdışında faaliyette bulunan kredi kuruluşlarınca yabancı para üzerinden veya yabancı para ölçüsü ile verilen kredileri güvence altına almak için yabancı para üzerinden taşınmaz rehni (gemi ipoteği dahil) kurulması serbesttir.
Bankalar, yurt dışına ödenen teminat mektubu, garanti ve kefalet bedelleri hakkında transfer tarihinden itibaren, bunların dışındaki Türkiye'de yerleşik kişiler ise, dışarıda yerleşik kişilere hitaben verdikleri garanti ve kefaletlerle ilgili olarak düzenleme tarihinden itibaren 30 gün içinde Müsteşarlığa bilgi verirler.

 VI.          KONTRGARANTİLER

Bankalar düzenlemiş oldukları teminat mektuplarından doğabilecek riskleri garanti altına almak istediği için lehdardan teminat mektubunun düzenlenmesi karşılığında ayrıca bir teminat, kontrgaranti, talep etmektedir. Bu kontrgaranti başka bir bankadan alınacak bir garanti olabileceği gibi “lehtar veya üçüncü kişilerce bankalara verilen kontrgarantiler çok çeşitli olup; her türlü ayni veya şahsi teminat kontrgaranti olarak teminat mektubunun teminatını oluşturabilecektedir.”[7]
Kontrgaranti sözleşmelerinde kontrgaran, bankanın talebi halinde teminat mektubu bedelini bankaya depo edeceğini garanti etmektedir. Banka teminat sözleşmesi ile garanti altına alınan riskin doğması halinde kontrgaranti sözleşmesinin karşı tarafı olan kontrgarana rücu edecektir. Bu nedenle genellikle teminat sözleşmesinde yer alan hüküm ve şartların kontrgaranti sözleşmesinde de yer alması bankalar tarafından ayrıca talep edilmektedir.
Kontrgaranti uygulamada lehdar adına nakdi kredinin onaylanması ve muhatabın teminat mektubunu nakde çevirmesi durumunda ödemenin lehdar adına onaylanan nakdi krediden yapılması olarak da karşımıza çıkmaktadır. Bu durumda lehdar ile bankanın ilişkisi kredi ilişkisi olarak devam etmektedir.
Kontrgarantinin çeşidine göre teminat mektubunun nakde çevrilmesi halinde bankanın kontrgarantiye başvurma şekli değişiklik gösterecektir.

VII.          TEMİNAT MEKTUPLARININ TAZMİN TALEPLERİ VE SONUÇLARI

Teminat ilişkisinde belirtilen riskin doğması halinde muhatabın bankadan teminat ilişkisinde belirtilen taahhüdünü yerine getirmesini talep etme diğer bir ifade ile teminat mektubunu tazmin etme (nakde çevirme) hakkı söz konusu olacaktır.  

1. Tazmin Talebi ve İçeriği

 Banka tarafından düzenlenen teminat mektuplarına ilişkin bankaya tazmin talebinin ulaşması halinde bankanın tazmin talebini gerçekleştirmeden önce teyit etmesi gereken şekle ve içeriğe ilişkin çeşitli hususlar bulunmaktadır. Öncelikli olarak belirtmek gerekir ki, banka teminat mektupları gerçek kişilere hitaben düzenlenebileceği gibi, muhatabın tüzel kişi olması da mümkündür. Muhatabın gerçek kişi ya da tüzel kişi olması tazmin talebinde yalnızca tazmin talebinin yetkili kişiler tarafından gerçekleştirildiğinin teyidi aşamasında önem kazanmaktadır. Zira muhatap tüzel kişi ise söz konusu tüzel kişinin imza sirkülerinde ya da esas sözleşmesinde belirtilen kişilerin tazmin talebinde bulunduğunun, kamu kurum veya kuruluşu söz konusu ise tazmin konusunda (saymanlık tarafından tazmin talep edilmesi nedeni ile) iç yazışmaların temin edilip edilmediğinin banka tarafından teyit edilmesi gerekmektedir. Gerçek kişi muhataplarda ise tazmin talebinin muhatabın vekili tarafından gerçekleştirilmesi halinde vekaletnamenin şekil ve içerik açısından geçerliliği teyit edilmelidir.
Muhatabın tazmin talebini yazılı olarak bankaya iletmesi gerekmektedir. Bu husus teminat mektubunun metninde de açıkça belirtilmektedir. Nitekim sözlü olarak yapılan talepler de banka tarafından reddedilmektedir. Ancak bazı bankaların uygulamada teminat mektubunun aslının iadesini ayrıca yazılı bir beyana gerek kalmaksızın tazmin talebi için yeterli görmektedir.
Teminat mektubu metninde lehdarın “taahhüdünü yerine getirmediğini belirten ilk yazılı talebiniz üzerine” ifadesi yer alması halinde tazmin talebi metninde bu hususun özellikle belirtilmesi gerekmektedir. Aksi takdirde bankalar teminat mektubunun tazmininden kaçınacaktır.
Şarta bağlı teminat mektubu söz konusu ise, muhatap, teminat sözleşmesinde belirtilen şartların gerçekleştiğini de tazmin talebi ile ispat etmek durumundadır. Gerekli olması halinde tazmin talebi ile birlikte teminat mektubunda belirtilen belgeleri de bankaya ibraz etmesi gerekmektedir.
Süreli teminat mektuplarına ilişkin yukarıda belirtmiş olduğum vadeye ilişkin hususlara da teminat mektubunda dikkat edilmelidir.
İçerik konusunda önem taşıyan bir diğer konu da tazmin talebinde açıkça talebin hangi teminat mektubuna ilişkin olduğunu açıkça belirtmek gerektiğidir. Bu konuda karışıklığa neden olmamak için,  lehdarın adı ya da tam ünvanı, teminat mektubunun tarihi, tutarı ve numarası tazmin talebinde açıkça belirtilmelidir. Bu bilgilerin açıkça belirtilmediği tazmin taleplerinde bankalar eksikliklerin giderilmesini talep etmektedir.

2. Tazmin Talebinin Kabulü

Banka tazmin talebine ilişkin incelemelerini tamamladıktan sonra yukarıda belirtilen hususların teyidini yaparsa muhatabın tazmin talebini kabul eder. Teminat mektubunun tazmin edilmesi halinde banka yaptığı ödemeyi lehdara ya da kontrgaran söz konusu ise kontrgarana rücu ederek talep eder. Daha önce de bahsedildiği üzere kontrgarantinin çeşidine göre teminat mektubunun nakde çevrilmesi halinde bankanın kontrgarantiye başvurma şekli değişiklik gösterecektir. Örneğin kontrgaranti kefalet şeklinde ise kefile, taşınmaz rehni ise taşınmaz rehnine başvurabilecektir.

3. Tazmin Talebinin Banka Tarafından Kabul Edilmemesi

Banka teminat mektubu ile ilk talep üzerine ödeme yükümlülüğü altına girdiğinden ve güven kurumları olduğundan bankanın teminat mektubuna ilişkin tazmin taleplerinin reddedilmesi gereken haller oldukça sınırlıdır. Bu noktada bankanın muhatabın tazmin talebinde bulunurken kötü niyetli olduğundan şüphelenmesi tazmin talebinin reddedilmesinde yeterli bir gerekçe olmayacaktır. Banka, teminat mektubunun tazminini ancak lehdar tarafından tazmin talebinden önce kendisine kesin delil sunması halinde reddedecektir. Ancak banka ibraz edilen bu kesin delillere rağmen mektubu tazmin ederse bu durumda lehdara rücu edemeyecektir.
Diğer yandan, teminat sözleşmesinin mutlak butlan ya da hata, hile, tehdit nedeniyle sakat olması halinde bankanın süresi içerisinde teminat mektubunu iptal edebilecektir. Ayrıca, teminat mektubunun sahte olması ya da teminat mektubunda imzaları bulunan kişilerin yetkilerinin bulunmaması halinde muhatabın da tazmin talebine hakkı olmayacaktır.
Bankanın tazmin talebini reddetmesi halinde muhatabın bankaya ödeme emri göndermesi veya dava yoluna başvurması mümkündür.
Bankanın tazmin talebini haksız olarak reddetmesi halinde banka dava masrafları ve avukatlık ücretinin dışında, tazmin talebinin yapıldığı günden (elbette tazmin talebinin usulüne uygun olması şartıyla) ödeme tarihine kadar işleyecek kanuni faizleri de ödeyecektir.

VIII.          TEMİNAT MEKTUPLARININ TAZMİNİNİN ÖNLENMESİ

“Teminat mektubu, garanti veren banka ile muhatap arasında bir sözleşme oluşturduğundan ve lehdar bu akdi ilişkinin dışında kaldığından, ayrıca banka teminat mektupları lehdar ile muhatap arasındaki temel ilişkiden tamamen bağımsız olduğundan, lehdarın ihtiyati tedbir talep ederek, bankanın ödemesini engelleyip engellemeyeceği hususu öğretide çok tartışılmıştır.”[8]
Bankalar teminat ilişkisinden doğan yükümlülüklerini yerine getirmesi üzerine kontrgarantiye başvuracağından ve elbette ki teminat mektubundan doğan yükümlülüklerini getirmemesi ticari itibarını zedeleyici nitelikte olduğundan, ihtiyati tedbir talebi ile bankaya başvurmaz. Diğer yandan bankanın ihtiyati tedbir kararı alabilmesi için teminat mektubundan doğan riskin sona erdiğini ispat etmesi gerekmektedir. Banka, temel borç ilişkisine taraf olmadığı için gerekli ispatı sağlayarak bu yönde karar alması da mümkün olmayacaktır. Ancak ihtiyati tedbir kararı alma hususunda hukuki yararı bulunan lehdarın ya da kontrgaranın alacağı ihtiyati tedbir kararı ile teminat mektubunda belirtilen banka tarafından taahhüt edilen tutarın ödenmesini engellemesi mümkün olacaktır.


PRATİK ÇALIŞMA - 4 (BANKACILIK HUKUKU)

OLAY

Alacaklı Banka (B) tarafından Ekinoğlu Ziraat Ürün. San. ve Tic. A.Ş. imzaladığı 2 adette toplam 1.300.000.-TL. ve 300.000.-USD bedelli genel kredi sözleşmelerine istinaden kredi kullandırılmış, firma lehine toplam 200.000.-USD bedelli teminat mektupları verilmiştir.
Kefiller K ve L kredi sözleşmelerini müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla imzalamışlardır.
Kredi taksitlerinden birinin zamanında ödenmemesi ve yine, teminat mektubu komisyon taksitlerinin aksatılması üzerine, kredi hesabı kat edilerek borçlulara ihtarname gönderilmiştir.

DEĞERLENDİRME

Olayımızda, bankanın, müşterisi, Ekinoğlu Ziraat Ürün. San. ve Tic. A.Ş.’ye kullandırdığı nakdi ve gayri nakdi kredilere istinaden imzalanan bir kredi sözleşmesi ve akabinde bu firma lehine teminat mektubu düzenlenmesi söz konusudur. Kredi sözleşmesinde belirtilen yükümlülükler tahtında (K) ve (L) müteselsil kefil sıfatıyla banka lehine şahsi teminatlar vermiştir. Sonrasında Ekinoğlu Ziraat Ürün. San. ve Tic. A.Ş. kredi sözleşmelerinden doğan borçlarını ödemede gecikmesi üzerine kredi borçlusuna ihtarname gönderilmiştir.
Burada öncelik arz eden husus, tazmin riski bulunan teminat mektubundan doğan bedelini güvence altına alınması için başvurabileceği kurumlardır. Bu noktaya kadarki açıklamalar doğrultusunda tekrar belirtmek gerekir ki bankanın teminat ilişkisi ile taahhüt altına girdiği ilişki asli ve bağımsızdır. Bunun doğal sonucu olarak, bankanın lehdar, Ekinoğlu Ziraat Ürün. San. ve Tic. A.Ş., ile arasındaki karşılıklılık ilişkisinde lehdarın taahhütlerine uymaması bankanın muhatap ile arasındaki teminat ilişkisini etkilemeyecektir. Diğer bir ifade ile bankanın lehdara karşı ileri sürebileceği itiraz ve def’iler muhataba karşı ileri sürülemeyecektir. Bu nedenle anılan olayın bankanın lehdar ile arasındaki kontrgaranti ilişkisi ve bu doğrultuda (K) ve (L) tarafından sağlanan şahsi teminatlar kapsamında değerlendirilmesi gerekmektedir.

SORULAR

1. Tazmin edilme (paraya çevrilme) riski olan teminat mektubu bedellerinin güvenceye alınması bakımından ne gibi hukuki yollara başvurulabilir?
            Kontrgarantinin imzalanması ile açılan teminat mektubu kredisi nedeniyle B’nin her türlü ayni veya kişisel teminat alması mümkün olacaktır. Kontrgarantiyi kefil sıfatı ile imzalayan (K) ve (L), değerlendirme kısmında bahsedilmiş olduğu  gibi şahsi teminat oluşturmaktadır. 
            Banka lehine bir hüküm olarak kontrgranti sözleşmelerinde teminat mektubunun iadesine ilişkin kontrgaranın taahhüdü yer aldığından, olayımızda bankanın muhatap tarafından herhangi bir tazmin talebi ile paraya çevrilme riski olan teminat mektubunun iadesini kontrgarandan talep etme hakkı vardır. Ancak, söz konusu teminat mektubunun iadesi ancak muhatap tarafından kabul edilmesi ile mümkün olacaktır. Mektup muhatap tarafından iade edilinceye kadar, bankanın ek teminat verilmesine dair talep hakkına sahip bulunduğuna dair hükümler de kontrgaranti sözleşmelerinde bulunmaktadır.         
            Yargıtay kararlarında nakit depo talepleri ile ilgili olarak belirli bir istikrar yer almamakla birlikte[9], uygulamada bankalar, teminat mektubu bedelinin depo edilmesi yoluna henüz tazmin talebi ile karşılaşmadıkları halde, lehtarın kredi riskinin artması, lehtarın isteğe rağmen teminat mektuplarının iadesini sağlayamaması, lehtarın durumu hakkında tereddüde düşülmesi, lehtarın mali durumunun sarsılmış gözükmesi, ödemeleri aksatması, icra takibine maruz kalması, teminat mektubu devre komisyonlarının ödenmemesi gibi nedenlerle veya “hiçbir neden olmaksızın kontrgaranti sözleşmelerinin kendilerine verdiği hakka dayanarak”[10] başvurmaktadır.
            Önemli olan, risk unsurunda banka aleyhine bir kısım gelişmelerin ortaya çıkmasıdır.[11] Banka B, yukarıda sayılan sebeplerden herhangi birinin varlığı durumunda, kontrgaran Ekinoğlu’ndan teminat mektubu bedelinin depo edilmesini isteyebilir.
            Uygulamada, kredi sözleşmelerinde, kredi kullananın bankaya karşı yükümlülükleri ile ilgili tüm hususları, niteliğine aykırı düşmediği ölçüde, kefillerin de üstlendikleri görülmektedir. Bir kefilin kredi müşterisinin bankaya teminat mektubu bedelini depo etme taahhüdüne kefil olması hukuken mümkün ve geçerli olmakla, müteselsil kefilin, talep halinde mektup bedelini depo etmesi gerekebilecektir.[12] Bu nedenle depo talebi, kontrgaranti sözleşmesini imzalayan müteselsil kefiller K ve L’ye karşı da ileri sürülebilir.
            Bankanın depo talebinde bulunması halinde, depo talebinin hangi süre içinde yerine getirileceği, kural olarak, banka ile lehtar arasında yapılan genel kredi sözleşmesinde açıkça tespit edildiğinden,[13] olayımızda da depo talebinin bu süre içinde yerine getirilmesi gereklidir. Depo talebi yerine getirildiğinde, bankada faiz getirmeyen bir hesap açılarak teminat mektubu bedeli bu hesaba yatırılır. Kontrgaranti sözleşmelerinde, nakit olarak banka veznesine depo edilecek paraya faiz talep edilemeyeceği de açıkça hüküm altına alınmaktadır.[14]
            Nakit depo talebinin yöneltildiği kontrgaran ya da müteselsil kefiller tarafından depo talebinin yerine getirilmemesi durumunda, uygulamada bazen bankalar icra takibi yoluna gitmekle birlikte, doktrindeki bazı görüşler ve Yargıtay aksi düşüncededir. Zira, burada henüz tazmin riskinden söz edilmekte, kesinleşmiş bir borç bulunmamaktadır. Bu nedenle de konu yargılamaya muhtaçtır. Nitekim Yargıtay 12. Hukuk Dairesi, 2003/15156 E., 2003/19087 K. sayılı, 03.10.2003 tarihli ilamında;
“….koşulları oluşmadığı için ödeme yapılmayan hallerde, depo edilmesi istenen teminat mektubu bedeli için ihtilafın çözümü yargılamayı gerektirdiğinden genel haciz yolu ile dahi icra takibi yapılamaz….”[15]
            İfadesi ile, depo talebinin yerine getirilmemesi durumunda dava açılmasının doğru olduğunu belirtmiştir.
            Bu durumda banka B, teminat mektubu bedelinin bankanın faiz getirmeyen bir hesabında bloke edilmek üzere kontrgaran/kefillerden tahsilini talep ve dava edebilir.
            Kontrgarana karşı açılan davada görevli ve yetkili mahkeme HMK uyarınca genel kredi sözleşmesinde yetkili kılınmış Asliye Hukuk Mahkemesidir.
            Kefillere karşı açılan davalarda, kefillerin tacir olması durumunda genel kredi sözleşmesindeki yetki hükmü geçerlidir. Aksi halde ise genel yetki kuralı uyarınca yetkili ve görevli mahkeme sözleşmenin ifa edileceği yer Asliye Hukuk Mahkemesi veya davalılardan birinin yerleşim yeri Asliye Hukuk Mahkemesidir.
            Açılacak davalarda ödenecek harç ile ilgili bankalara tanınan harç muafiyeti üzerinde durmak uygun olacaktır.
492 sayılı Harçlar Kanunu m. 123 f.3 hükmü aşağıdaki şekildedir:
“Anonim, eshamlı komandit ve limited şirketlerin kuruluş, sermaye artırımı, birleşme, devir, bölünme ve nev'i değişiklikleri nedeniyle yapılacak işlemler ile (Ek ibare: 28/03/2007-5615 S.K./15.mad) Esnaf ve Sanatkarlar Kredi ve Kefalet Kooperatifleri (Bu kooperatifler ile Kredi Garanti Fonu İşletme ve Araştırma Anonim Şirketi tarafından bankalardan kullandırılacak krediler için verilecek kefaletler dahil) bankalar, yurt dışı kredi kuruluşları ve uluslararası kurumlarca kullandırılacak kredilerin temini ve bunların teminatları ile geri ödenmelerine ilişkin işlemler bu Kanunda yazılı harçlardan müstesnadır.”
Madde incelendiğinde her ne kadar bankaların kullandıracağı tüm kredilerinin yargı harçlarından muaf olacağı sonucuna varılabilecekse de Yargıtay ve Anayasa Mahkemesinin yaklaşımı bu şekilde gelişmemiştir. Anayasa Mahkemesi konuya ilişkin kararında şu şekilde hüküm kurmuştur:
(Anayasa Mahkemesi T. 14.01.2010, E. 2008/81, K. 2010/8 ) “İtiraz yoluna başvuran her iki mahkemeye ait davada harcın konusunu oluşturan işlem genel kredi sözleşmesi uyarınca bankaların müşterilerine kullandırdıkları kredilerin zamanında ödenmemesi nedeniyle yapılan icra takibinden kaynaklanmaktadır. Yasakoyucu itiraz konusu kuralda bankalar, yurt dışı kredi kuruluşları ve uluslararası kurumlarca kullandırılmak üzere temin edilen kredilere ait bazı işlemlerden harç alınmayacağını belirttiğine göre; bankaların kendi öz kaynaklarından veya diğer kredi kurumlarından temin ettikleri kredileri, genel kredi sözleşmesiyle gerçek veya tüzel kişilere teminatlı veya teminatsız olarak kullandırmaları, itiraz konusu kural kapsamında değerlendirilemez.”
Yargıtay da Anayasa Mahkemesi’ne paralel bir yaklaşımla konuyla ilgili aşağıdaki şekilde bir karar almıştır:
(Yarg. HGK., T.13.04.2011, E. 2010/12-732, K.2011/134) “Yukarıda belirtildiği üzere bankaların Harçlar Kanunu’nun 123/son fıkrasında yer alan yargı harçlarından istisna tutulma keyfiyeti dar tutulmuş olup, bu kapsama bankaların genel kredi sözleşmeleri ile kendi müşterilerine kullandırdıkları kredilerin ödenmemesi nedeniyle açtıkları dava ve icra takiplerine ödenmesi gereken yargı harçlarının girmediği belirgindir.”
Bu bilgiler tahtında, bahsi geçen olaydaki kredilerin miktarlarını da göz önüne tutarak bir sendikasyon kredisinin söz konusu olmadığı sonucuna varmak mümkündür. Bahsi geçen kararlar doğrultusunda, mevcut olayda harç muafiyeti uygulama alanı bulamayacaktır.
2. Teminat mektubu bedellerinin nakde çevrilmiş ya da çevrilmemiş olması durumlarına göre konuyu değerlendiriniz. Her bir durumda müracaat edilecek yasal yolları, görevli ve yetkili mahkeme ve icra dairelerini ve talep edilecek alacak miktarlarını ayrı ayrı belirleyiniz.
2.1. Teminat Mektubu bedellerinin nakde çevrilmiş olması durumunda:
            Bu durumda artık tazmin gerçekleşmiştir. B, kontrgaran Ekinoğlu’na ve kefiller K ve L’ye ihtarname göndererek, teminat mektubu bedelinin ve aksatılan teminat mektubu komisyon taksitlerinin ödenmesini talep eder. Tebliğ olunan ihtarnameye rağmen talep edilen bedeller ödenmez ise, borçlu ve kefiller hakkında genel haciz yoluyla takip başlatılabileceği gibi, alacak davası da açılabilir.
Yargıtay’a göre,  banka teminat mektuplarını usulün euygun olarak tazmin etti ise, bu belgeler İcra İflas Kanunu’muzun 68. Maddesindeki kesin belgelerden olduğundan, takibe itiraz edilmesi durumunda, bankanın itirazın kesin olarak kaldırılmasını talep hakkı vardır.[16]
Bu durumda talep edilecek alacak miktarı, teminat mektubunun nakde çevrilmiş olması sebebiyle teminat mektubu bedeli olan 200.000 USD ve aksatılan komisyon bedeline göre hesaplanacak teminat mektubu komisyon alacağı ve tazmin gerçekleşmekle kontgaranın borcu muaccel hale geldiğinden, temerrüt faizi olacaktır. Bankanın tüm işleri “ticari iş” sayıldığından; gecikme faizi 3095 sayılı yasaya göre –kontrgarantide aksi kararlaştırılmamışsa- avans faizi oranında olacaktır.
2.2. Teminat Mektubu bedellerinin nakde çevrilmemiş olması durumunda:
Banka, lehdar ve kefillere ihtarname göndererek teminat mektubundan doğan alacaklarına istinaden aksatılan teminat mektubu komisyon taksitlerinin ödenmesini ve teminat mektubu bedelinin depo edilmesini talep edebilir.
İhtarnameye rağmen taksitlerin ödenmemesi ve mektup bedelinin depo edilmemesi durumunda, burada henüz tazmin riskinden söz edilmekle, kesinleşmiş bir borç bulunmamasından ötürü, doktrindeki görüşler ve yukarıda belirttiğimiz Yargıtay kararı doğrultusunda banka B, teminat mektubu bedelinin bankanın faiz getirmeyen bir hesabında bloke edilmek üzere kontrgaran/kefillerden tahsilini talep ve dava edebilir.
Teminat mektubunu güvence altına almak adına banka tarafından teminat olarak lehtardan ipotek alınmış ise, teminat mektubu bedelinin depo edilmesi için ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takip yapılarak teminat mektubu bedelinin depo edilmesi talep edilebilecektir. Teminat mektubu bedelinin depo edilmemesi durumunda, icra takibi ile ipotekli taşınmaz paraya çevrilerek satış bedeli teminat mektubu karşılığı olarak banka nezdinde depo edilebilir. Bunun dışında, kontrgaran ya da üçüncü şahsın bankaya kontrgaranti olarak ipotek vermesi halinde, ipotek konusu gayrimenkulün bir başka borç sebebi ile paraya çevrilmesi talep edilirse banka yine, bakiye bedelin nakit olarak depo edilmesi talebinde bulunabilir.
Mektup bu arada tazmin edildi ise, Banka B, tazmin edilen mektup bedelini mahkeme tarafından verilen karar sonucu depo edilen bedelden karşılar. 
Teminat mektubunun güvencesi olarak akdedilmiş olan Genel Kredi Sözleşmesinin hükümleri talep edilecek alacak miktarında belirleyicidir. Bankalar, kredi müşterisinin kredi borcunu ödeyemez durumda olması halinde, geri ödemenin vadesini beklemek kredinin dönüşünü zora sokacağından, uzun süreli kredi sözleşmelerinde bir ön tedbir ve koruma mekanizması olan  “muacceliyet kayıtları”na yer vermektedirler.[17] Eğer Genel Kredi Sözleşmesi’nin ilgili hükümlerinde, kredi alanın tek bir taksidi ödememesi durumunda kredi borcunun tamamının muaccel hale geleceği düzenlenmiş ise, Banka B,  teminat mektubunun nakde çevrilip çevrilmediğine bakmaksızın Genel Kredi Sözleşmesi’nden kaynaklanan tüm alacağını, muacceliyetten itibaren işlemiş olan ticari işlere uygulanan temerrüt faizi ile birlikte talep edebilir.



[1] Doğan, Vahit, Banka Teminat Mektupları, 2005, 3. Bası, Ankara, syf. 39.
[2] 19. HD E. 1999/7669- K. 2000/1841
[3] Doğan, Vahit, a.g.e. syf.95
[4] Doğan, Elif, Türk Hukuk Sisteminde Banka Teminat Mektupları Yüksek Lisans Tezi, 2010, İstanbul, syf. 88
[5] Reisoğlu, Seza, Banka Teminat Mektupları Uygulamalarında Ortaya Çıkan Başlıca Sorunlar, 2011, Türkiye Bankalar Birliği sunumu http://www.tbb.org.tr/Dosyalar/Konferans_Sunumlari/SR_Banka_Teminat_Mektuplari.doc
[6] Reisoğlu, Seza, Banka Teminat Mektupları Uygulamalarında Ortaya Çıkan Başlıca Sorunlar, 2011, Türkiye Bankalar Birliği sunumu, http://www.tbb.org.tr/Dosyalar/Konferans_Sunumlari/SR_Banka_Teminat_Mektuplari.doc
[7] Harman, Adnan, Banka Teminat Mektuplarına Bağlı Olarak Verilen Kontrgarantiler Yüksek Lisans Tezi, 2009, İstanbul, syf i.
[8] Reisoğlu, Seza, Banka Teminat Mektupları ve Kontrgarantiler, 2003, Ankara, syf 304
[9] Doğan, Vahit, a.g.e.syf.273
[10] Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 24.1.1980 tarihli, 5808/278 sayılı kararı, 11. Hukuk Dairesi’nin 13.4.2000 2060/2985 sayılı kararı
[11] Doğan, Vahit, a.g.e. syf.264
[12] Reisoğlu, Seza, a.g.e. syf.410
[13] Doğan, Vahit, a.g.e. syf.276
[14] Doğan, Vahit, a.g.e. syf.272
[15] Yargıtay 12. Hukuk Dairesi’nin 2003/15156 E., 2003/19087 K. sayılı, 03.10.2003 tarihli ilamı, Doğan, Vahit, a.g.e. s naklen.
[16] Bkz. Yargıtay 12. Hukuk Dairesi 8392/5755, 29.04.1988.
[17] Yalçın, Onur, “Banka ve Kredi Sözleşmelerinde Yer Alan Genel Kayıtların Hukuksal Geçerliliği /La vaildite des clauses generales dans les contrats de credit bancaire” Yüksek Lisans Tezi, 2005, İstanbul syf.95

Avukat Kaan Arulat

İzmir Barosuna Kayıtlıdır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Start typing and press Enter to search